Tarihin En Garip Muharebesi
Dünya, şüphesiz binlerce savaşa ev sahipliği yaptı. İki tane dünya savaşı ve irili ufaklı savaşlar yaşandı ve hala da yaşanıyor.Milyonlarca asker ve sivil insan öldü, nükleer güçler kullanıldı. Sayısız insanlık suçu işlendi. 1896 yılında yaşanan dünyanın en kısa savaşı olan İngiliz-Zanzibar Savaşı sadece 40 dakika sürdü. Yine 1651 ve 1986 yılları arası süren Hollanda ve Scilly Adaları arasında yaşanan dünyanın en uzun savaşı olan Üç Yüz Otuz Beş Yıl Savaşları gibi ilginç savaşlar yaşandı. Lakin öyle bir savaş var ki ne o zamana kadar böyle bir savaş yaşanmış ne de gelecekte bu tür bir savaş yaşanır mı bilmiyorum. Bu garip muharebe Osmanlı Devleti ile Avusturya Arşidüklüğü arasında cereyan eden Şebeş Muharebesi. Yazıma devam etmeden önce şu hususu belirtmeliyim ki Osmanlı kaynakları ve Avusturya kaynakları değişik olayalara önem vermekte ve bu anlatımların hangisinin gerçeği tam yansıttığı hususunda sorunlarla karşılaşılmaktadır. Özellikle Avusturyalılar tarafından yazılan Almanca mevcut kaynaklar savaştan uzun bir süre sonra yazılmıştır ve kendi tarafını hiç iyi göstermeyen gerçekler anlatmaktadır. Yazdığım şeyin birebir doğru olmadığnı ama temelde bazı gerçekten yaşanmış olaylara dayanan bir abartı olduğunu bilmenizi isterim. Yazdığım yazının kaynağı daha çok Alman kaynakları. Bu hususlara dikkat ettikten sonra devam edebiliriz. Sene 1788. 1787-1791 Osmanlı-Avusturya Savaşları tam gaz devam ediyor. Osmanlı tahtında Sultan I. Abdülhamid, Avusturya ve Kutsal Roma Cermen tahtında Arşidük II. Joseph var. Osmanlı aynı anda Rus Çarlığı ile de savaşmakta. II. Josep 1735-1739 savaşlarında kaybettiği yerleri geri almak amacındaydı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. Sultan I. Abdülhamid veziriazamını serdarıekrem sıfatıyla ordunun başına geçirtip Avusturya ordusu üzerine gönderdi. Şebeş Muharebesi’ne Muhadiye gibi irili ufaklı çarpışmalar yaşandı. II. Joseph ordusunun başında Osmanlı toprakları üzerine yürümeye başladı. Ancak Osmanlılarda ilk olarak Avusturya ordusunu saf dışı bırakmayı amaçlamışlardı. Muhadiye boğazı önlerinde Avusturya ordusu beklemediği şekilde Sadrazam Koca Yusuf Paşa komutasındaki, Osmanlı ordusunun saldırısına uğradı. Süren çatışmalarda Muhadiye Boğazı Muharebesi’nde Avusturya ordusu yenilgiye uğratıldı. Ardından yaşanılan olaylar ise tarihin en garip muharebesine sebep olacaktır. Aslında savaş 17 Eylül 1788 akşamı Osmanlı kuvvetlerini arayan Avusturya öncü kuvvetleri arasında yaşanır. Yaklaşık 100.000 kişilik bir kuvvet Osmanlı ordularıyla savaşmak için bügünkü Romanya yakınlarındaki Karansebeş kasabası yakınlarında ordugahı kurarlar. Hafif süvari birlikleri(Hussar=Osmanlı’daki deliler diyebiliriz) Osmanlı ordusunu aramak için Timiş Nehri’nin karşı yakasına geçer fakat Osmanlı ordusuna ait hiçbir iz bulamaz. Hussar birlikleri ordugaha dönerken bir grup çingene ile karşılaşır ve çingeneler birliğe bir tür içki olan ‘’schnapps’’ satmaya çalışır. Hussar birlikleri de bu teklifi geri çevirmezler ve fıçıları satın alırlar. Fıçılarla ordugaha gelirler. Sonradan nehri geçip gelen başka bir birlik Hussar birliklerinin bu içki eğlencesine katılmak ister. Fakat Hussarlar içkilerini piyadelerle paylaşmak istemezler ve bu isteği geri çevirirler. İçki fıçılarının etrafını sarıp koruma altına alırlar. Tartışmalar sürerken bu esnada bir asker silahını ateşler ve bir anda ortalık karışır. Böylece piyadeler ve Hussarlar arasında çatışma çıkar. Çatışma sırasında bazı piyadeler Hussarları korkutmak için ‘Turci! Turci!’ diye bağırmaya başlarlar. Bunu duyan Hussarlar Türklerin geldiğini zannedip kaçmaya başlarlar. Piyadeler de Hussarların kaçtığını görünce onlar da kaçmaya başlarlar. Birliklerin birbirini anlamamasının sebebi Avusturya ordusunun çeşitli milletlerden oluşan karma bir ordu olmasıdır. Durumu düzeltmeye çalışan Avusturyalı subaylar’’Halt! Halt!(Durun)’ diye bağırırlar. Bu sefer de Almanca bilmeyen askerler bu kelimeyi ‘Allah Allah!’ Şeklinde anlayınca durum daha da kötüleşir. Süvariler ordugaha doğru yönelirler fakat ordugahtaki askerler gece olduğu için üzerlerine dörtnala gelen tanıyamadıkları askerleri görünce, birlik kumandanı Osmanlı akıncıları sandıkları askerlere top atışı yapılması emrini verir. Bu hengamede bütün askerler kaçışmaya başlar. Her asker gördüğü gölgelere ateş etmeye başlar. Aslında ateş ettikleri kendi ordularındaki askerlerdir. Bu kargaşa sonucu tüm ordu geri çekilir. İmparator II. Joseph geri çekilirken nehri geçmeye çalıştığı esnada attan düşüp sakatlanır. Bu sakatlanmadan sonra fazla da yaşayamaz zaten. Bu çekilmeyi izleyen Çerkes Hasan Paşa birlikleri ve ardından da serasker Kethüda Halil Paşa birlikleri çekilen Avusturyalılar arkasına onları takibe düşerler. Karansebeş kasabasına sıkışan Avusturya askerlerini Osmanlı ordusu kılıçtan geçirir. Avusturya ordusu kaçmakla kalmadı arkasında birçok ganimet, esir, cephane, top ve tüfek bıraktı. Avusturya uzun zamandır böyle bir mağlubiyet yaşamamıştı. Osmanlı bu savaşı kazanmasına karşın Macaristan içlerine kadar ilerlemek istediyse de bu başarılı olamadı. Bunun üzerine arşidük Fransız İhtilali’nin etkilerinden korktuğu için 1791 yılında Osmanlı ile Ziştovi Antlaşması imzaladı. Bu savaş Osmanlı ve Avusturya arasında devam eden 265 yıllık muharebeleri sonlandırdı. Sun Tzu’nun da dediği gibi ‘’ Savaşmak bir sanattır.’’ Bu sanatı bilmeyen girdiği her muharebeyi kaybetmeye mahkumdur.
Yorumlar
Yorum Gönder